Kızıltepe Hububatçılar Derneği Başkanı Mehmet Şerif Öter, İLKHA muhabirine, bölgede ikinci ürün olan mısırın ekilmemesiyle sektöre bağlı çok sayıda iş kolunun olumsuz yönde etkilendiğini söyledi.
Dicle Elektrik Dağıtım A.Ş’nin (DEDAŞ), çiftçilerin su kuyularının elektrik borçlarını gerekçe yaparak 14 Mayıs’ta elektriklerini kestiği Mardin’in Kızıltepe, Nusaybin, Derik ve Artuklu ilçelerine bağlı yüzlerce kırsal mahalleye yapılan itirazlara rağmen elektrik vermeyince binlerce dönüm tarım alanı ekilemedi.
“20 bine yakın çiftçi ailesiyle birlikte olumsuz etkilendi”
Hububatçılar Derneği Başkanı Öter, “Tarlanın boş kalmasıyla tarıma dayalı Mardin ekonomisi ile 20 bine yakın çiftçi ailesiyle birlikte olumsuz etkilendi. Sektöre bağlı Nişasta, irmik, yem sanayii, hayvancılık sektörü, taşıma ve buna bağlı çalışan on binlerce işçi çok ciddi etkilendi. Ülke olarak 2 milyon ton mısırı yurt dışından ithal etmek durumunda kaldık. Yüz milyonlarca dolarımız başka ülkelerin çiftçisine gidiyor. Ülkemizin milli üretimi kaybederken bir avuç ithalat lobisi kazandı.” diye konuştu.
“Protein değerini kaybeden mısır ithal ediliyor”
Mardin Ovası’nda mısır hasat biçiminin başladığını kaydeden Öter, şöyle dedi:
“Bu sene mısır ekimi, geçen yıl ve önceki yıla oranla yüzde 60’a yakın azalma söz konudur. Elektrik sorunu nedeniyle tarlalar ekilemedi. TMO’nun mısır için belirlediği fiyat 1325 ama şu an 1750’yi buldu. Şu an mısır açığı var, hem de çok ciddi bir açık söz konusudur. Araziler boş kalınca mısır açığı bir milyon ile bir milyon 200 tona tekabül ediyor. Her zaman olduğu gibi açığın kapatılması için ithalata başvuruluyor. İthalatın rahat yapılabilmesi için hükümet gümrük vergilerini sıfırladı. Ancak bu çözüm değil, çünkü dolar yüksektir. Dışarıdan gelen mısır da iyi değil, en az 2 yıl depolarda bekletildiği için protein değerini zaten kaybetmiş.”
“Yerli çiftçi zarar gördü, batıya göç başladı”
Yerli çiftçilerin zarar gördüğünü ve bu yüzden çiftçilerin batıya göç etmek zorunda kaldıklarına vurgu yapan Öter, “Bizim tanıdıklarımız var, köydeki evini-barkını bırakıp fındık toplamaya gittiler. Birkaç aile ile görüştüm, dönmeyeceklerini söylüyorlar. İstanbul’da tekstilde çalışıyorlar, burada da tarlaları boş kaldı. Yazıktır, günahtır. Sektöre bağlı Nişasta, irmik, yem sanayii, hayvancılık ve yağ sektörü, taşıma ve buna bağlı çalışan on binlerce işçi çok ciddi etkilendi.” dedi.
“Çiftçiye sadece elektrik desteği verilseydi 400-500 bin dolarımız dışarı gitmemiş olacaktı”
“Bir milyon ton mısırı dışarıdan getirdiğimiz zaman bu 400 bin dolara tekabül ediyor.” diyen Öter, “Oysa hükümet, Mardin çiftçisine elektrik desteği vermiş olsaydı 400-500 bin dolarımız dışarı gitmemiş olacaktı. İnsanlar da bu arazilerini boş bırakmayacaklardı ve en önemlisi de göç etmeyeceklerdi. Çiftçilerin durumu da iyi olacaktı. Sonuçta paramız da yurt içinde kalacaktı.” diye konuştu.
“Herkes kaybederken kazanan bir avuç ithalat lobisi oldu”
Sorunun çözümü için sivil toplum kuruluşu olarak başvurmadıkları makam ve merciinin kalmadığını ifade eden Öter, yapılanların hata olduğunu dile getirerek, şunları söyledi:
“Tarım ve Orman Bakanlığı sahada olmalıydı ve çiftçinin girdi-çıktı maliyetlerini hesaplamalıydı. Çiftçi boş bırakılıp destek verilmediği zaman ve çiftçi de zarar ettiği için ekemedi. Hal böyle olunca toprak da boş kaldı, gümrükler de sıfırlandı, ülke de çiftçi de zarar gördü. Burada kazanan bir avuç ithalat lobisi oldu. Onlar kazanacak geriye kalan herkes zarar görecek. Yazıktır, günahtır. Tarım ve Orman Bakanına çağrımız şudur: lütfen ama lütfen tüm tarım ürünlerinin girdi-çıktı maliyeti hesaplanarak destek verin. Çiftçiye sadece alın terinin karşılığı kalsa sesini etmez. Ama çiftçi zarar ederse ve elektrik, gübre, mazot, ilaç gibi tarım ürünlerinde ödemesini yapamadığı için icralık olması doğru değildir. Böyle olduğu zaman çiftçi faydalı olamıyor, üretemiyor, üretim olmayınca da ekonomik kayıplar oluyor. Bizim temennimiz, bu durum herkese ders olsun ve diğer ürünlerin ekiminde bunu dikkate almalarını ve çiftçiyi sahipsiz bırakmamaları konusunda hükümetten beklendi, talep, temenni ve ricamız var.” (İLKHA)