Midyat Belediyesi Kültür ve Kongre Merkezinde yapılan kongreye HÜDA PAR Sözcüsü ve Batman Milletvekili Serkan Ramanlı, Genel Başkan yardımcıları Eyüp Yanaç ve Abdurrahman Cens , HÜDA PAR Mardin İl Başkanı İsmail Çevik, Midyat Belediye Başkan Vekili İdris Arslan, Kayapınar Belde Belediyesi Başkanı Samir Özhan, Midyat İlçe Başkanı İsa Altunkaynak, İlçe Başkanları, yönetim kurulu üyeleri, delegeler ve partililer ,STK ve siyasi parti temsilcileri, muhtarlar ,kanaat önderleri ve halk katıldı.
Kur'an'ı Kerim tilavetiyle başlayan program Divan Kurulunun oluşturulmasının ardından faaliyet ve mali raporların sunumu yapıldı. Ardından yönetim kurulu listeleri için 1 saat süre verildi. Ardından yapılan seçimde tek aday ve listeyle seçimi 61 delege oyuyla mevcut Başkan İsa Altunkaynak seçilerek güven tazeledi.
HÜDA PAR Midyat İlçe Başkanı İsa Altunkaynak, HÜDA PAR misyonu ve hizmet anlayışı hakkında bir selamlama konuşması yaptı.
Altunkaynak, göreve geldikleri günden beri ilçenin var olan sorunları, vatandaşların şikâyet ve önerilerini dinleyerek çözümü noktasında her türlü gayret ve çalışmayı yaptıklarını ve yapmaya devam edeceklerini söyledi.
HÜDA PAR Mardin İl Başkanı İsmail Çevik yaptığı konuşmada, memleketin ve vatandaşların ihtiyaçlarını ve sorunlarını giderme konusunda HÜDA PAR olarak üzerlerine düşen görevi yerine getirdiklerini, halkın teveccühünün bunun ispatı olduğunu belirtti.
HÜDA PAR Mardin İl Başkanı İsmail Çevik
"Memleketin HÜDA PAR'a gerçekten ihtiyacı var"
Çevik, "Allah'a hamdolsun; önce insan, öncelik adalet, Dürüst siyaset, gerçek adalet şiar ve düsturuyla ortaya çıkan HÜDA PAR, ' Memleketin HÜDA PAR'a ihtiyacı var ' sözünü doğrulattı elhamdülillah. Niye? Bizler, kim iyi ve güzel bir şey yaparsa eyvallah diyoruz, Allah razı olsun diyoruz. Hiçbir siyasi endişe taşımadan başımızın üstünde taşıyoruz. Ama en yakınımız bile olsa iğne ucu kadar insanlarımızın zararına, memleketin zararına bir şey yaparsa? Eyvallah etmeyiz. Değerli kardeşlerim, HÜDA PAR elhamdülillah ezberleri bozdu. Ve ezberleri bozmaya da devam edecek. Yani HÜDA PAR olarak Siyasetin dilini hizmetlerin nasıl olması gerektiğini Bizler bir endişe taşımadan bile, insanlara diyoruz ki? En yüksek mercilerden halkımızın içine kadar ister HÜDA PAR’lı olsun ister olmasın. Biz diyoruz ki, olması gereken budur. Biz şöyle düşünmüyoruz. Birilerinin mecliste, kardeşim biz muhalifiz doğru da yapsalar biz eyvallah etmeyiz. Hayır, biz diyoruz, bizi sevmeyenler de doğru yaparsa deriz ki, eyvallah doğru yaptınız. Çünkü neticede siyaset toplumu idare etmeye talip olmaktır. Toplumun idaresine talip olmaktır. Memleketin idaresine talip olmaktır. Bizler gece gündüz belki bir yaşlı amcamız gelir, belki yaşlı bir teyzemiz gelir. Belki bir gencimiz gelir. Kim olursa olsun şu mesele ufaktır şu mesele büyüktür, gücümüz yetmez demeden bütün etkili yetkili noktaları da zorlayarak ve sonuna kadar haklı olduğuna inandığımız maddi olsun manevi olsun insanlarımızın hizmetinde olduk ve olmaya da devam edeceğiz Allah'ın izniyle."şeklinde konuştu.
Daha sonra HÜDA PAR Sözcüsü ve Batman Milletvekili Serkan Ramanlı salondakilere hitaben bir konuşma yaptı.
Ramanlı, HÜDA PAR’a seçimden önce ve sonra yapılan saldırılarının perde arkasını anlattı. Ekonominin gidişatı,zamlar,vergi sistemi, faiz sistemi,rant ekonomisi ve dar gelirli vatandaşın son durumları hakkında konuşan Ramanlı, acil olarak rant ve faiz endeksli ekonomi politikasından vazgeçilmesi, denk bütçe oluşturularak, vergi düzenlemesi yapılması gerektiğini söyledi.
"Kötü dilin ve ahlaksız siyasetin neticesinde biz Sacit kardeşimizi şehit verdik"
HÜDA PAR’a yönelik algı ve kötü siyasetin kin ve düşmanlığa sebep olduğunu belirten Ramanlı," 14 Mayıs seçimlerine giderken, bizi terörle, şiddetle, bölücülükle, kadın ve bayrak düşmanlığıyla toplumun gözünden düşürmeye çalışan ve bununla bir yerde sayın Cumhurbaşkanımızı zayıflatmaya çalışan bu zihniyet, tokadı 14 Mayıs'ta milletten, büyük şamarı da 28 Mayıs'ta milletten yedi. Onlar o kirli dilleriyle o meşum zihniyetleriyle bütün bir toplumu bizim aleyhimize kışkırtmaya çalıştılar. İl başkanımızın da ifade ettiği gibi onlar bize vurdukça bizi tanımayanlar tanımaya başladı. Bizi sevmeyenler sevmeye başladı. Ve sesimiz nefesimiz Türkiye’nin dört bir tarafına dağıldı. Ama elbette bu kötü propagandalardan bu iftiralardan bu saldırılardan etkilenen bir kesim de oldu. İşte bu kara propagandanın etkisiyle zihninde ve kalbinde bize düşmanlık besleyenler Adana'da, sizin de hemşeriniz olan Sacit kardeşimizi parti binasında namaz üzerinde, üstelik secdede şehit edebilecek kadar vahşileşti. İşte o kötü dilin, o ahlaksız siyasetin neticesinde biz Sacit kardeşimizi şehit verdik. Elbette, bizi bilen biliyor. Şehadet bizim için bir kayıp değil. Rabbim bizi istikametten ayırmasın ve bizi harama bulaşanlardan, gücü ve yetkiyi gördükçe yozlaşanlardan eylemesin." Diye konuştu.
" Sorumluluğumuz büyük ve insanların bizden beklentisi de çok yüksek"
Milletin maslahatı için ellerinden geleni yapacaklarını ve sorumluluktan kaçmayacaklarını ifade eden Ramanlı, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Evet biz, 4 milletvekili olarak sizlerin mecliste hem sesi hem temsilcisi olacağız. Sanki, gerçekten bugüne kadar böyle bir sesin, böyle bir anlayışın, böyle bir kadronun hasretiyle yanıp tutuşuyormuş gibi. Ve ülkenin de gerçeklerinin de farkında olarak bizlere sizin yükünüz çok ağır diyorlar. Sizin sorumluluğunuz çok büyük diyorlar ve insanların sizden beklentisi de çok yüksek diyorlar. Rabbim yardımcınız olsun diyorlar. Biz de bu dualarına amin diyoruz, Evet yük ağır, sorumluluk büyük ve beklenti yüksek. Ama şayet bu yük bu sorumluluk ve bu beklenti sadece 4 milletvekiline, 4 nefse, 4 beşere yüklenmiş olsa emin olun her dördü de bu yükün altında kalır, bu sorumluluğun altında ezilir. Ama bizim gözümüz korkmuyor. Biz ne bu sorumluluktan kaçıyor ne bu yükün altına girmekten çekiniyor, ne de inşallah bu beklentileri boşa düşürmekten korkuyoruz. Niye? Önce Rabbimize güveniyoruz. Daha sonra bu salonda bulunan onlarca, yüzlerce kardeşimiz gibi, bu salonda olmayan Türkiye’nin dört bir tarafındaki binlerce, on binlerce hür davanın neferlerine güveniyoruz. Çünkü biz biliyoruz ki, Biz yanıldığımızda bizi doğruya sevk edecek sizlersiniz. Biz ihmal ettiğimizde bizi teşvik edecek sizler varsınız. Biz yanlışa meylettiğimizde bizi doğruya sevk edecek sizler varsınız ve iyi ki varsınız, iyi ki varsınız. Allah eksikliğinizi bizlere göstermesin." dedi.
"Siyaset sorun çözme makamıdır, sorunları üretme sorunlar kalıcı hale getirme yeri asla değildir"
Ekonomi başta olmak üzere sıkıntılı bir dönemden geçildiğini hatırlatan Ramanlı,"Türkiye'nin pek çok sorunu var. Hele hele ekonomik sıkıntılar artık insanları canından bezdirmiş durumda. Bunu yok sayarak, yokmuş gibi yola devam ederek biz geleceğimizi şekillendiremeyiz. Toplumun haliyle hallenmeyen derdiyle dertlenmeyen siyaset yapıyorum demesin. Siyaset hizmet üretme yeridir. Toplumla hemhal olmak için yapılır. Biz de siyasetçiler olarak toplumun bütün sorunlarını tek tek çözmek için adeta seferber olmalıyız. Çünkü siyaset sorun çözme makamıdır. Sorunları üretme, sorunları kalıcı hale getirme yeri asla değildir. 14 Mayıs seçimlerine giderken ülkenin kalıcı sorunlarının baş müsebbibi olan CHP zihniyeti yine devlete musallat olmaya çalışmıştı ve elhamdülillah bütün bir millet olarak bu zihniyetin yeniden iş başına gelmesine müsaade etmedik. Evet, sorunlarımız vardı. Halen de var. Kırk sorunumuz varsa biz bunları mümkünse tümüyle bitirelim istiyoruz. Ama birileri iktidara gelip, bu 40 soruna 360 sorun daha ekleyip bu sorunları 400 soruna çıkarma potansiyeline sahip. CHP'nin kendine hayrı yoktu ki millete bir hayrı olsun. Ve bugün içinde bulunduğumuz ekonomik sıkıntıları da çözebilme iradesi de imkânı da bizde var. Yeter ki biz gerçeklerden uzaklaşmayalım. Yeter ki alışkanlıklarımızı devam ettirerek keyfimize bakarak yanlışlarımızı tekrarlayarak düzelebileceğine dair kuru bir ümide kapılmayalım." şeklinde konuştu.
"Kapitalist faiz sistemi derhal terkedilmeli"
Faize dayalı ve rant ekonomisi sisteminin terkedilmesi ,üretime ve istihdama yönelik sistemin kalıcı hale getirilmesi gerektiğini belirten Ramanlı, " Her şeyin bir kuralı var. Biz hükümete diyoruz ki, bakın Türkiye'nin onlarca yıldır tabi olduğu faize dayalı kapitalist bir sistem var. Gelin bu kapitalist sistemin çarklarından elimizden geldiğince bir sıyrılalım. Bu kapitalist sistem bazı tuzaklarla bizi sürekli aynı kısır döngüde döndürmeye mahkûm ediyor. Tüketim ekonomisini bize dayatıyorlar. Biz bunu bir gelenek haline bir alışkanlık haline getiriyoruz, tükettikçe tüketiyor ve neticede iktisat etmediğimiz için israfa bulaşıyoruz. Peki israf? Haram değil mi? Haram. Rabbimiz ne buyuruyor: "Yiyiniz içiniz ama israf etmeyiniz... " Elbette ihtiyaçlarımız var, gidereceğiz. Elbette huzurlu ve refah içinde bir toplumda yaşayacağız ama bunu yaparken harama lüzum yok ki israf etmeye lüzum yok ki ama bu sistem ısrarla bizim israfa bulaşmamız için elindeki bütün imkanları kullanıyor. Gelin bu israfa bir dur diyelim. Bu sistem, bu rant ekonomisini bize allayıp pullayıp gösteriyor. Rant ekonomisi ihtiyaçtan fazlasını üretime yatırıma, istihdama yönlendirmek yerine işte binalara betonlara yatırmamız için bizi teşvik ediyor. Bunun neticesi ne oluyor? Yolsuzluk, yolsuzluk haram değil mi? Yolsuzluk Haram." Şeklinde konuştu.
Ramanlı, "Peki rant ekonomisi yerine bizim üretim ekonomisine dönmemiz gerekmiyor mu? Evet, peki niye biz adeta şeytandan kaçar gibi üretimden kaçıyoruz! Bunun şartlarını oluşturmak devletin görevi. Bunun imkanlarını zorlamak lazım ama siz rant ekonomisini teşvik ederseniz bütün sermaye sahiplerini ranta yönlendirirseniz işte bugün olduğu gibi kira ücretleri, fiyatları patlar, insanlar başını koyacak bir ev dahi bulamazlar. Türkiye'de yeteri kadar konut yok mu? Elbette var. Türkiye'deki hane sayısı kadar belki biraz daha ondan fazla konut var, mesken var. Ama ev sahipliği oranı çok düşük. Ülkenin yarısına yakını hâlâ kiracı. Eğer siz insanların cebindeki yatırımları üretime, sanayiye, istihdama ve ihracatta yönlendirmez iseniz rant ekonomisini doğru görüp gösterirseniz iyidir diye teşvik ederseniz işte bu sorunlarla karşılaşırsınız. Bir diğer tuzak borçlanma. Kapitalist sistem sürekli insanların borçlanması gerektiğini, hatta devletlerin borçsuz olmasının yanlış olduğunu telkin ediyor. Ama biz ne diyoruz ayağımızı yorganımıza göre uzatalım. Biz ne kadar gelir elde ediyorsak, o kadar harcayalım. Kendi evimizde kendi iş yerimizde bunu yapmıyor muyuz zaten? Peki devlet olarak niçin bunu kendimize bir esas olarak kabul etmiyoruz. İşte bizim önerimiz yıllardan beri bu, denk bütçeyi bir anayasa kuralı haline getirmek. Bil husus borçlanmanın önüne geçelim. Niye? Borçlandığı zaman devletler işte o Londra tefecilerinden para dilendiklerinde faizle para almak zorunda kalıyor... Faiz helal mi ? Haram? Bir diğeri işte bu faizle bağlantılı olarak finans ekonomisi diyorlar. Yani paradan para kazanalım. Biz de diyoruz ki para alınıp satılacak bir eşya değildir, paradan para kazanmak doğru değildir, meşru değildir. Helal da değildir. O halde biz bu hastalıklardan ve bu tuzaklardan kendimizi kurtarmanın çaresine bakmamız gerekiyor. Eğer biz ısrarla yanlışlığa devam edersek bu ekonomik kriz ve krizler de bizim yakamızdan düşmeyecek. Bizim iki yakamız hiçbir zaman bir araya gelmeyecek." İfadelerini kullandı.
Ramanlı, "Ve bunun gibi pek çok konumuz var. Ama bu ekonomik sıkıntıları özellikle bu dönemde dile getirmemiz gerekiyor ki hükümetlerimiz ile hükümet edenlerimiz de doğru adımlarla bu toplumun refah seviyesini yükseltsinler. Özellikle dar gelirlilerin ve yoksulların halini düzeltme konusunda etkili ve kalıcı adımlar atsınlar. Aksi halde yanlış içerisinde döner dururuz ve bunun faturasını maalesef yine yoksullar, yine gariban yine mahrumlar ödemek zorunda kalacak. Oysa biz Adalet istiyoruz, değil mi? Adalet herkese eşit davranmak değildir. Dolaylı vergilere niçin biz karşı çıkıyoruz? Çünkü zengine de fakire aynı yükü yüklüyor. Oysa biz diyoruz ki, zengine de fakire de aynı yüklemek, ondan aynı vergiyi almak adalet değildir. Peki adalet nedir? Çok kazanandan çok almak, az kazanandan az vergi almak. Yani doğrudan vergilerle bu ülke kaynaklarını kullansın, giderlerini karşılasın. Aksi halde zenginin hep zengin olduğu, fakirin de gün geçtikçe fakirleştiği bir sistem artık sosyal patlamalara da Allah korusun netice verecek. Hiçbirimiz bunu istemeyiz. Bakın aramızda Kayapınar beldemizin Belediye Başkanı var, dördüncü yılını dolduruyor. Mart ayında inşallah güven tazeleyecek. 5 yıl daha Allah'ın izniyle belediye başkanlığını sürdürecek. Bizlere diyorlardı ki faiz bu dünyanın bir gerçeği, faizsiz hizmet yapılmaz, borçlanmadan insanlara hizmet götürülmez deniyordu. İşte canlı şahidi burada. Faize bulaşmadan nasıl hizmet yapılabildiğini, harama bulaşmadan iktisat ederek, israf etmeden ama gece gündüz ve hikmetle çalışarak nasıl insanımızın durumunu güzelleştirebileceğimizi, Samir Başkanım bizlere ispat etti. Önümüzdeki yerel seçimlerinde eğer bu gibi belediyelerin sayısını arttırabilir isek bu güzel örnekleri inşallah bütün Türkiye'ye de göstermiş olacağız. Allah'ın izniyle o günlerde yakındır." Dedi
Ramanlı son olarak şunları kaydetti:
"Ve bunun gibi adaletten sapığımız her meselede biz adeta çamura bulaştık. Adeta patinaj yapıyoruz. Kürt meselesinde de böyle. Temel hak ve özgürlüklerde de böyle, sosyal politikalarda da böyle, eğitimde de böyle ve sağlıkta da böyle. Adalete yaklaştığımız zaman mutlu oluyoruz ve refahı yakalıyoruz. Ama adaletten uzaklaştığımızda iç barışımızda da huzurumuz da refahımız da elimizden kayıp gidiyor. O halde kim olursa olsun HÜDA PAR olarak bizim misyonumuz hakkı ve sabrı tavsiye etmek, haktan ve hakikatten ayrılmamayı teşvik etmek. Bizim misyonumuz budur. İnşallah önümüzdeki 5 yılda da bu misyonumuzu yerine getireceğiz ve belki bu sayede bir şeylerin de yavaş yavaş değiştiğine hep beraber şahitlik edeceğiz."dedi.
Konuşmaların ardından yeniden seçilen Başkan Altunkaynak tebrikleri kabul etti. Kayapınar Belde Belediye Başkanı Samir Özhan Ramanlı’ya Şehid Sacit Pişgin’in portresinin olduğu tabloyu hediye etti.