İslam İşbirliği Teşkilatı Genel Sekreteri Hüseyin İbrahim Taha, toplantının açılışında yaptığı konuşmada, "Kudüs işgal altındaki Filistin topraklarının ayrılmaz bir parçası ve Filistin devletinin başkentidir. Mescid-i Aksa da her bir karışıyla sadece Müslümanlara ait bir mabettir." dedi.
Taha, "İsrail'in, işgal güçleri ve aşırılık yanlısı Yahudi yerleşimciler aracılığıyla Mescid-i Aksa'ya yönelik ihlallerini, namaz kılanlara yönelik barbarca saldırılarını ve gözaltı operasyonlarını artırdığını" belirtti.
Bu adımların, kutsal mekanların dokunulmazlığı ve ibadet özgürlüğünün apaçık ihlali olduğunu ifade eden Taha, Mescid-i Aksa başta olmak üzere Kudüs'te Müslümanlara ve Hristiyanlara ait kutsalların tarihi ve hukuki statüsünü bozacak hiçbir girişimde bulunulmaması gerektiği konusunda uyardı.
Taha, siyonist işgal rejiminin işlediği suçların bölgede güvenlik ve istikrarı sarsacağını, bu suçların ve tehlikeli ihlallerin tüm sorumluluğunun işgal rejimine ait olduğunu söyledi.
Taha ayrıca işgal rejiminin Kudüs'ün ve bu şehirdeki kutsal mekanların tarihi ve hukuki statüsünü değiştirmek için atacağı adımların ve alacağı kararların, uluslararası hukuka ve Birleşmiş Milletler'in (BM) ilgili kararlarına göre tümüyle "geçersiz" olduğunu ifade etti. (İLKHA)
Taha, "İsrail'in, işgal güçleri ve aşırılık yanlısı Yahudi yerleşimciler aracılığıyla Mescid-i Aksa'ya yönelik ihlallerini, namaz kılanlara yönelik barbarca saldırılarını ve gözaltı operasyonlarını artırdığını" belirtti.
Bu adımların, kutsal mekanların dokunulmazlığı ve ibadet özgürlüğünün apaçık ihlali olduğunu ifade eden Taha, Mescid-i Aksa başta olmak üzere Kudüs'te Müslümanlara ve Hristiyanlara ait kutsalların tarihi ve hukuki statüsünü bozacak hiçbir girişimde bulunulmaması gerektiği konusunda uyardı.
Taha, siyonist işgal rejiminin işlediği suçların bölgede güvenlik ve istikrarı sarsacağını, bu suçların ve tehlikeli ihlallerin tüm sorumluluğunun işgal rejimine ait olduğunu söyledi.
Taha ayrıca işgal rejiminin Kudüs'ün ve bu şehirdeki kutsal mekanların tarihi ve hukuki statüsünü değiştirmek için atacağı adımların ve alacağı kararların, uluslararası hukuka ve Birleşmiş Milletler'in (BM) ilgili kararlarına göre tümüyle "geçersiz" olduğunu ifade etti. (İLKHA)