İnsanları "Ahsen-i Takvim"(varlıkların en şereflisi) olarak yaratan Allah(cc) 'ın adıyla
Son sürat kaçınılmaz (hakikat) son olan ölüme doğru yol aldığımız bu imtihan dünyasında bir yılı daha geride bıraktık. Alem-i fani' nin son demlerini (ahir zaman) yaşıyoruz. Geçmiş yıllarda, özellikle yakın zamanda geçen yılın son aylarında kalleşlik ve vahşetin en alasını görüp yaşadık. Kurban eti dağıtan genç yaşta insanlara reva görülen vahşet 2014 yılının tarihteki unutulmayacak bir acı hatırası olarak kalacak. Böyle bir zulüm ve vahşet, bu vahşete çanak tutan, sessiz kalıp alkış tutan bir olay ve nesil tarihte ender rastlanılacak vahim bir durum olacaktır. Zulme karşı direnip canını verenlere selam olsun.
Hz. İsa (a.s) nın doğumu miladi takvimin başlangıcı kabul edilmiştir. Milattan sonra günümüze 2015 yıl geçti. Bu yaklaşık 21 asra tekabül ediyor.
Yirmi bir asır boyunca nice milletler yaşamış, nice İmparatorluklar ve Devletler kurulup yıkılmıştır. Her asırda zalim hükümdarlar, devlet başkanları ve diktatörler mazlum ve müstazafların kanlarıyla kendilerine büyük makam ve servet edinmişlerdir. İslam toprakları üzerinde her türlü iğrenç emellerini ifa edip, Allah(cc)'a isyankâr olup, gerek taştan putlara, gerek nefis putlarına kulluk edip, yazımın başında söylediğim varlıkların en şereflisi olan insanlık sıfatlarını kaybederek, hayvanlardan daha aşağılık(esfel- i safilin ) bir hale gelmişlerdir.
Zamanımız da (ahir zaman) da bu durum ziyadesiyle devam etmektedir. Daha önceki milletlerden örnek verecek olursak; kendilerine Allah (cc) tarafından peygamberler gönderilmesine rağmen, günahlarından ve isyanlarından dolayı Allah (cc) tarafından cezalandırılarak helak edilmişlerdir. Nuh (a.s)'in kavmi, 950 sene uyarıldıkları halde isyanlarından vazgeçmeyip ve peygamberleriyle dalga geçtikleri için tufanla helak edildiler. Hz. Hud (a.s)'ın kavmi Ad kasırga ile, Hz. Salih(a.s)'ın kavmi Semud şiddetli gök gürültüsü ile, Hz. Lut (a.s)'in kavmi, çirkef bir emel(Eşcinsel istekler) işledikleri için ve Lut (a.s) 'a hakaretlerde bulunup O'nu öldürmekle tehdit ettiklerinden dolayı Allah(cc) önce müthiş bir çığlık, ardından depremle onları yerin dibine geçirmek suretiyle helak edilmişlerdir. Bunları takiben Hz. Musa(a.s)'a ve İsrail oğullarına zulüm yapan Firavun ve askerlerini Allah(cc) denizde boğarak onları helak etmiştir. İsrail oğulları kurtulduktan sonra Allah(cc)'ın bu yardımını çok çabuk unutup isyan ettiler. Ve lanetlenmiş kavim olarak günümüze kadar soyları devam etmiştir. Son olarak Hz. İsa (a.s)'ın kavmi olan Hristiyanlar İncil e ve Hz. İsa ( a.s) 'a inanmayıp onu öldürmeye teşebbüs etmişlerdir. Allah(cc) O'nun yerine benzerini onlara öldürtmüştür. Ve Hz. İsa(a.s)'ı katına çıkarmıştır.
Tüm bu kavimlerin helak sebeplerine baktığımızda, hep aynı sebeplerden dolayı helak edildiklerini görüyoruz. Helak olmalarının sebepleri; Allah (cc)'a isyan ve Peygamberlerinin emir ve yasaklarına kulak asmamalarıdır. Günahlara dalıp, yaratılış gayelerini unutmuş olmalarıdır. Günümüze (ahir zaman) baktığımızda ise aynı günah ve davranışlara hatta daha beterlerine şahit olmaktayız. Belki de bizler onlardan daha çok helak edilmeyi hak ediyoruz. Niye mi? Nuh (a.s) 'in kavmi gibi Peygamber efendimiz (s.a.v)'in hiçbir emrini yerine getirmiyoruz, O'nun kitabı Kuran ı Kerim e göre yaşamıyoruz. Hz. Hud(a.s)'ın kavmi Ad gibi zayıflara zulüm edip, bize nasihat edenleri küçük görüyoruz. Hz. Salih(a.s)'ım kavmi Semud gibi birbirimize ihanet ediyoruz. Hz.Lut (a.s)'ın kavmi gibi, kadınları bırakıp erkeklere meylediyoruz. Hz. Musa (a.s)'a ve İsrail oğullarına ilahlık taslayan firavun gibi günümüz firavunlarına kulluk ediyoruz. İncil'i tahrif edip Hz. İsa(a.s)'ı öldüren(zanneden) Hristiyanların inanmadıkları peygamberlerinin doğum günü olarak belirledikleri yılbaşını Müslüman olarak kutluyoruz. Halbuki Hristiyanlar bu günü Hz. İsa(a.s)'dan kurtuldukları için kutlamışlardır. Bu kutlamalar da her türlü melaneti (içki, zina, isyan v. b) işlediğimiz için helak olmayı hak ediyoruz. Eğer Efendimiz (s.a.v)'in duası olmasaydı, belki de çoktan üzerimize taşlar yağacaktı, depremlerle yerin dibine geçirilecektik, kasırgalarla ve tufanlarla helak edilecektik. Gerçi bazen başımıza da geldi bu olaylar ama yine de biz ders almıyoruz. Yani helak edilmemiz için her şeyi yapıyoruz. Allah(cc)'tan korkmuyoruz. O'na meydan okuyoruz. Gaflet içinde Hristiyan günahı olan yılbaşını onlardan daha hevesli bir şekilde sabahlara kadar günahlara batmış bir şekilde kutlayarak yeni yıla giriyoruz. Bir de en vahimi bize bu günahların hediyesi (!)olarak milli kumarı (piyango)yu ve ertesi günü tatil olarak resmileştiren devletimize ne kadar teşekkür (!) etsek azdır.
Sabaha kadar uyumadan kimisi içerek, kimisi tv başında çirkefliklerle dolu kanallar arasında zapping yaparak, kimisi Milli kumar (piyango) biletinin sonucunu bekleyerek ve daha nice çirkefliklerle gecesini heba etmekten çekinmiyor. Bu hal üzere sabahlayanlar tabii ki iş yapamaz duruma gelecektir. Memur görevini yapamayacak, öğretmen eğitim veremeyecek, doktor hastasını bir gün boyunca yalnız bırakacak v. b. gibi… Tüm iş dünyası yatacak, yani resmi ve gayri resmi kurumlar ertesi gün devre dışı olacak, kendilerine ulaşılamayacak. Ve bütün bunları yapanlara sorarsan "Elhamdülillah Müslümanım" diyeceklerdir… Sizce önceki milletlerin işledikleri günahlardan ne farkı var bu yaptıklarımızın. Bizler bu helak edilen kavimlerden daha fazla kabahatli değil miyiz? Onlardan daha çok helak edilmeyi hak etmiyor muyuz? Bence daha çok hak ediyoruz.
Sonuç olarak, madem geçen her gün, her yıl ömrümüzden gidiyor ve geçen günleri geri getirmek mümkün olmuyor. Bari gelecek yıllarımızı en doğru bir şekilde değerlendirmemiz gerekir. Yaptığımız hataları telafi etmek için bize bir fırsat daha verip yeni bir yıla kavuşturan Rabbimize şükretmemiz gerekir. Bunun için yeni yılı Müslüman kimliğimize yakışır bir şekilde karşılamamız gerekir. Yılbaşı kutlaması yapmak Müslümanların adedi değildir. Tamamen ecnebi mukallitliğidir. Zararla geçirilmiş bir yılı geride bırakıp, hiçbir ibret ve ders almadan yeni yıla da bu saydığımız helak olmaya sebep günahları işleyerek başlamak akıl kârı değildir. Hele bu günahları bir Müslüman olarak yapıyorsak...
Yılbaşı kutlamalarına alternatif olarak 31 Aralık gecesi "MEKKE'NİN FETHİ" yıldönümünü güzel programlar düzenleyerek; özellikle gençlerimizi bu programlara davet ederek, yılbaşı kutlamalarından alıkoyma gayretinde bulunmamız gerekir.
Yeni yılın İslam âlemine; huzur, barış ve birlik getirmesi, bizlerin helak olmaya sebep günahlarımızdan kurtulmamıza vesile olması duasıyla...