Hayatı ve ölümü yaratan Allah(cc)’ın adıyla.
Sonbahar mevsiminin insan ömrünün son safhası olan ihtiyarlığın simgesi olması ona olan ilgiyi artırıyor. Bununla birlikte doğada ki tüm varlıkların bu mevsimde yeni bir başlangıç yapmak için üzerindeki solmuşlukları atarak yeni bir bahara hazır olmak için renkten renge girerken muhteşem görüntüler ortaya koyuyor.
İnsanoğlunun da ölümden sonra yaşayacağı ebedi ahiret hayatı için hazırlanırken bu mevsimden ilham alması gerekir. Zira ölümü en iyi hatırlatan insanın ihtiyarlık dönemidir. Bu döneme en çok benzeyen ise kuşkusuz sonbahar mevsimidir.
Peki sonbaharımız gelmeden ilkbaharımızı, yani gençliğimizi ne şekilde yaşıyoruz. Allah’ın istediği gibi mi? Yoksa hiç ölmeyecek gibi, hiç bitmeyecek gibi mi? . Bir daha mı geleceğiz dünyaya deyip İslam’dan uzak bir yaşam mı sürdürüyoruz?. Öyleyse vay halimize!
Bu ömrü bize belli bir süre emanet olarak veren kâinatın ve içindekilerin yaratıcısı Allah(cc) a bunun hesabını vereceğimizi unutmak gaflettir. Yoksa imtihan dünyasında başıboş bırakıldığımızı mı sanıyoruz? Fani Dünya hayatını ebedi olan ahiret hayatına tercih etmek akıl kârı mıdır acaba?
Bu sorulara cevaben;
Madem ki imtihan ediliyoruz, fani bir hayat yaşıyoruz ve er ya da geç öleceğiz. Peki niye bizi yaratan Rabbimize kulluk görevimizi yapmıyoruz. Allah (cc ) “Ben cinleri ve insanları ancak bana kulluk (ibadet) etsinler diye yarattım”(Zariyat 56) diye buyurmuyor mu?
Peki nedir bu isyankârlık bu hadsizlik. Aciz olan insanoğlu neyine güveniyor ki yaratıcısına kafa tutabiliyor. Allah’a ve peygamberlerine kafa tutanların akıbetleri ortada iken.
Bunlara Firavun,Nemrut ve Allah a isyanlarından dolayı helak edilen ve Kur’an-ı Kerim’de bahsedilen milletler örnek olarak verilebilir.
Günümüzde de isyan edenlerin bunlardan aşağı kalır yanı yok maalesef.İsyan etmek en basit bir haramı işlemekle başlar ve Allah’ı inkâra kadar gider. Bu durumda olan tiplere çevremizde çokça rastlamak mümkün.Bu tipler genellikle nefsinin isteklerini ne pahasına olursa olsun yerine getirenlerdir. Gerçekleri gördüğü halde üstünü örten,yalancı,kaypak,dalkavuk ve menfaatçi kişiliklere sahip olanlardır. İslam’a en çok zarar veren ve neslin bozulmasına sebep olanlar da işte bu tiplerdir.
Kendilerine sorulduğunda elhamdülillah Müslümanız diyenler tarafından , Allah’ın yasakladığı içkiyi meşrulaştırma adına festival düzenleme çabaları ve İslam’ın şiarlarından olan örtünmeyi en iyi karşılayan çarşafa sanat(!) adıyla yapılan hakaretler Allah’a en büyük isyan ve kafa tutmaktır. Bu faaliyetleri yapanlar, Allah-ü Teala’nın küfürlerini artırmak için mühlet verdiğini ve Allah’ın züntikam olduğunu unutmamalıdırlar.
Son söz olarak; gelin Allah’ın bize emanet ettiği bu ömrü O’nun istediği şekilde geçirelim ve Cennet karşılığında bu ömrü O’nun yolunda çalışmakla geçirelim. Unutmayalım ki Allah’ın hiçbir şeyimize ihtiyacı yoktur. Ne yapsak kendimiz için yaparız. Tek amacımız O’nun rızasını kazanmak olmalıdır. Vakit dolmadan… sonbaharımız bitmeden… Selam ve dua ile…