Okumayı, yazmayı, öğreten ve sevdiren Allah’ın adıyla.
Gelmeleri belaydı gitmeleri ayrı bir bela. Son bir haftadır ülkemiz yoğun bir gündemle çalkalanıyor. Hain desiselerle ülkeye darbe girişiminde bulunanlar bir inkılap ile her şeyi ters yüz etmeye çalıştılar. Ülkenin altını üstüne getiremeyenler şimdi de çalkalama suretiyle içindeki partikülleri parçalama yoluna gidiyorlar. Rabbimiz Şuara süresinde “Zulmetmekte olanlar, nasıl bir inkılaba uğrayıp devrileceklerini pek yakında bileceklerdir.”Buyurmaktadır. Bu vesileyle inkılap yapmak isteyip de zulmedenlerden olanların devrilişine bundan sonraki süreçte şahit olacağız inşallah.
Öldürmeyen darbe güçlendirir diye boşuna dememiş büyüklerimiz. Merhamet etmeyene merhamet edilmez. Resmen intihara girişenler olacaklara katlanmak zorundadırlar. Evet, bir mümin merhametlidir. Fakat aynı zamanda kendi namusuna canına, dinine, evlad-ı îyaline kast etmeye çalışanlara karşı,Hamza (r.a)’nın kılıcı gibi keskindir.
Yaşadığımız son olaylardan sonra on binlerce kişi gözaltına alınmış durumda. Sosyal medyayı yakından takip etmeye çalışıyorum. Herkes intikam naraları atıyor. Bu yapı ile beraber olan herkesin en ağır cezalara çarptırılması isteniyor. Elbette ki işin içinde olanlar ve bir şekilde suça bulaşanlar cezasız kalmayacaktır, kalmamalı. En azından öyle temenni ediyoruz. Fakat nefretler öyle bilenmiş ki.Bunlara selam verenlere de acımayacaksın dercesine.
Kuruldukları günden bugüne başa gelen hükümet ile işbirliği yapmak suretiyle en önemli kademelerde kendi adamlarını yerleştirdiklerini unutmamalıyız. Adeta mutualist bir yaşam ile bu yolda yürüyenler, iş koltuk meselesine gelince nedense kılıçları birbirine çekmişlerdir. Herkes onların iyi niyetine aldandı. “Kur’an, Muhammed” diyerek inançlı milletimizin duyguları ile oynamışlardır. Yani yalan söylemişlerdir. Ne güzel dedi Mehmet Göktaş hocamız, “Bu yapının deşifre olması İslam ümmeti için çok büyük bir lütuftur. Trilyonları harcasaydık hiç kimseye inandıramazdık. Hiç kimse bunların başörtüsü için, Filistin için sokağa döküldüğüne şahit oldu mu?”
Lisede malüm cenahın dershanesine gittiğimiz dönemde hocalarımıza,
“Neden polislik sınavına giren öğrencilerinize soruları verip kazanmalarını sağlıyorsunuz” diye sorduğumuzda ;istemez misin İslami bir yapı başa gelsin ? Diye cevap veriyorlardı. Bir Müslüman ne pahasına olursa olsun yalan söyler mi? Diye sormazlar mı adama? Yalan söyleyen bir insan ne yapar sizce? Bence her şey yapar. Yalan söyleyen hırsızlıkta yapar, zulmeder de. Allah’a karşı yalan uydurandan daha zalim kim olabilir? (Hud Süresi / 93)
Yapılan tutuklamalar ve bundan sonra yapılacak tutuklamalar nereye kadar varır bilmiyoruz. Fakat asıl unutulmaması gereken bir şey var ki o da adaletin yeniden tesis edilmesidir. Karakolun ön kapısından girip arka kapısından çıkabilmek adalet değildir. Herkes eşit şartlarda yargılanmalıdır. Yargılanma demişken 90’lı yıllardan bu yana suçsuz bir şekilde kumpaslarla cezaevlerine gönderilen Müslümanlar için yeniden yargılama yoluna gidilmelidir. OHAL’in ilk kararnamesi ile şuan binlerce okul, dernek, vakıf kapatılmış durumda. Kapatılan bu okullar gerçekten kapatılması gerekenler midir? Peki, ya takiyye yapıp devletin en üst makamlarımda bulunanlar, gizli kalanlar veya kalması gerekenler varsa.Bu sefer kurunun yanında yaşta yanmaz mı? Yanmamalı. İnce eleyip sık dokumak gerekir bu zamanda. OHAL bu zamana kadar yaşanan tüm mağduriyetleri gidermek için kullanılmalı yeni mağduriyetler oluşturmak için değil. Hele ülkemiz içindeki birçok yapının birleştiği bir zamanda incitici kararlardan vazgeçmek gerekir diye düşünüyorum.
Öldürmeyen darbe güçlendirir demiştik yazının başında. Evet, bir milletin iradesine kast edip inkılaba kalkışanlar Allah’ın izni ve yardımıyla büyük bir hezeyan içinde geri çekilmek zorunda kalmışlardır, kalacaklardır. Öyle ya kalkıştıkları darbe girişimi öldürememiştir, tam aksine bundan güçlenerek çıkmıştır milletin iradesi.
Şimdi darbe sırası mazlumların! Bu ihanet çetesinin hainliklerine yıllar sonrada farkına varanları bir kenara bırakarak, halen yanlışlıklarının üzerine devam edenlere, asilere karşı iyi bir darbe vurmalıdır.
Onlar emperyalist ve Siyonistlerin yardımı ile darbeye kalkıştılar. Bu darbe ne hükümeti ne de milleti öldüremedi tam aksine güçlendirdi, birleştirdi. Şimdi sıra milletin. Eğer öldürücü bir darbe almazlarsa onlarda güçlenerek çıkar bu süreçten. Dedim ya öldürmek derken ben bilfiil idam etmekten, işkence etmekten bahsetmiyorum. Bugüne kadar milletin paralarıyla sahip oldukları her şeyin tekrar millete iade edilmesinden bahsediyorum. Onları besleyen tüm finans kaynaklarının kesilmesinden bahsediyorum.
Herkes maddi bir cezadan bahsediyor. Ben ise sadece yüreğime ferahlık veren aynı zamanda bir tecelli gâh olan nur ayetlerle tamamlamak istiyorum yazımı. Onlar için dünyada geçici bir yararlanma vardır. Sonra dönüşleri bizedir. (Yunus suresi / 18) Tekrar görüşmek ümidiyle, Allah’a emanet olun.