KUDÜS (Prof. Dr. Yusuf el Karadavi)
Müslümanların yüreğinde ve inançlarında ilk kıble, İsra ve Mirac’ın merkez üssü, çevresi mübarek kılınan, kutsal şehirlerin üçüncüsü, Hz. İbrahim’e, Musa’ya, Davud’a, Süleyman’a ve adını sayamadığımız nice Peygamberlere(r.a) ev sahipliği yapan peygamberlik ve bereket diyarı, ribat ve cihad yurdu… Kudüs için kelimeler kifayetsiz. Zira Kudüs, bugün Müslümanların nazlı yâri, kanayan yarası, sözlerimize bakılırsa en cana yakını, fakat aynı zamanda aklımızın en uzağı, Aksa’sı.
Kudüs, şu an Siyonistlerin işgali altında. 1897’de Basel kentinde Theodor Herzl öncülüğünde toplanan I. Siyonist Kongresiyle tohumu atılan 123 yıllık planın meyvelerini yiyor İsrail. Diplomatik ve medyatik araçlarla işgalin meşruiyetini tüm dünyaya yaymaya çalışıyor. Dini kanallardaki jargonu ise meşhur “Vadedilmiş Topraklar” efsanesi…
İnceleyeceğimiz eser, İsrail’in bu sinsi tavrının karşısında duran ve bizim gibi bir iki bağıran, sonra dağılan Müslümanlardan olmakla yetinmeyen bir Kudüs aşığı alim, Yusuf el Karadâvî’nin, işgalin 100. Yılı olan 1997’de katıldığı bir konferansta Kudüs üzerine yaptığı bir konuşmadan meydana geliyor.
Yazar ilk bölümde Kudüs’ün İslam’daki yerinin ne derece önemli olduğunu, yazımızın başında yer verdiğimiz özelliklerine tek tek değinerek açıklıyor. Daha sonra Kudüs’ün Yahudileştirilmesinde öncelikle Filistinlilerin teslimiyeti ve Arapların acizliğini ele alıyor. Bunun yanında Müslümanların vehn krizinden dolayı ruhlarını kaybetmesini, yenilginin düşmanın gücünden değil, bizim aslımızdan sıyrılışımızdan meydana geldiğini aktarıyor. Amerika’nın hegemonyası ve dünyanın buna karşı sessizliğini,ancak bunlardan sonra dış etmen olarak sayıyor.
Yazar ikinci bölümde önemli bir soruyla karşı karşıya bırakıyor bizi: İsrail’le neden savaş halindeyiz? Hakikat şu ki İsrail’le savaşın asıl sebebi ne onun Sami ırkından oluşu, ne Yahudi oluşu, ne Müslümanlara karşı kötü tutumları değildir. Ve bilinmelidir ki İsrail’in Filistin toprakları ile ilgili öne sürdükleri tüm haklar batıldır. Yazar bununla ilgili hem Kur’an ayetlerinden, hem uyduklarını söyledikleri Talmut ve Tevrat’tan, hem de tarihi vesikalardan gayet etkili kanıtlarla konuşuyor.
Üçüncü bölümde düşmanımız olan Siyonizm’i tanıtıyor. Özet olarak söyleyecek olursak Siyonizm, ırkçı, ‘Seçilmiş Halk’mitiyle kendini kandıran, inadından ötürü şiddet ve düşmanlıkta aşırı, doymak bilmez iştahıyla hiçbir şey vermeden her şeyi almaya çalışan, obur ve kendinden gayrına ahlaklı olmayı gerekli duymayan hastalıklı bir ideolojidir. Ve Siyonizm, dağdan gelip bağdakini kovan, bayrağında dahi kendine hudut belirlemeyecek kadar yayılmacı, dün zulme uğradığı Hristiyanlara değil, himmet gördüğü İslam alemine bugün zulmün en rezilini yaşatan, terörizmi amaçları uğruna kullanmaktan geri durmayan, kısacası dünya için en büyük tehlike olan Emperyalizm’in en mücessem halidir.
Kitabın son bölümlerinde ise Müslümanlara Muhammed Suresi 34. Ayetiyle hitap ediyor yazar: “Üstün durumda iken gevşeyip barışa çağırmayın!” Evet vadedilmiş topraklar efsanesi adına evleri alıkonan, her gün öldürülen, ambargolarla hakları gaspedilen, Mescid-i Aksa’ya dahi ancak işgal güçlerinin kontrolünde giren, her geçen gün çift devletli, daha sonra ise hiçbir özelliği olmayan uydu devletli çözüme razı edilip sonunda yok edilmeye aşama aşama alıştırılan Filistinliler ve kudsiyetine halel getirilen Kudüs, Siyonist rejimin durmayacağının ve durdurulmazsa tüm dünyaya bela olacağının göstergesi. Ve tüm dünyaya inat anlaşmaları ihlal eden, BM’in uyarılarına kulak tıkayan İsrail, eğer Filistinden atılan bir tek füzeden korkuyor ve köşeye siniyorsa, anlaşılacak tek bir şey var: İsrail sadece güçten anlar! Ve Kudüs… Onu kurtaracak Selahaddin’leri bekliyor. Bu da ümmetin cehalet, ihtilaf ve zilletten kurtulması ve tek yürek olmasıyla mümkündür ancak. Kudüs’ün kurtuluşu, ümmetin tekrardan ayağa kalkmasının en önemli göstergesi olacak inşaallah. Zira Kudüs anadır!
Kitabın, Kudüs’ün önemini, işgalin tarihî, fikirsel ve sosyolojik yönlerini irdelemek isteyen ve çözüm için didinenlere önemli bir kaynak olacağı kanaatindeyim. Rabbim kitaptan ayırmasın.