Amerika Orta Doğu /İslam coğrafyasında uzun süreli politikalar, yani büyük fitneler üzerinde çalıştığı ortadadır. Sömürge ve talanın daha uzun vadeye dönüştürme, ortadoğunun tüm yer altı ve yer üstü zenginliklerini sonuna kadar kullanmaya müsait hale getirmek için her türlü fitne ve oyunu oynamaktan çekinmiyor. İlginç olan yanı ise bu oyun ve politikalarını her kesin gözü önünde ve çekinmeden yapmasıdır. Tabi bu kadar serbest ve korkusuzca kendi politikalarını gerçekleştirme sebeplerinden bir tanesi; bölgenin insanlarının akıllarının, zihinlerinin, kafataslarının ve zihniyetlerinin Ümmetçilikten Milliyetçiliğe getirmesinden kaynaklanıyor.
İşin bu kadar basit olmasının altında bu sebep vardır. İlkin dinleri ve yaşam ilkleri bir olan farklı dil ve ırkları arasında ulusalcılık, milliyetçilik kavramı içlerine sokarak, zihinlerini bulandırmış, birbirlerine kırdırmış, düşman yapmıştır. İlkin zihinde birbirlerinden ayırmış, şimdi de fiziki olarak, coğrafi olarak bölmeye, ucuz toprak vadi ile küçük parçalara ayırarak, daha basit ve ucuz yönetebilecek ve sürekli bölgede kaşınacak bir yara bırakacaktır. Bu Suriye’deki devam eden ve daha böyle devam edecek gibi görünen savaşın tek galibi tabi ki sömürgesi ABD olacaktır.
Suriye’nin durumu gözler önünde bu şekilde cereyan ederken, bizim yöneticilerimiz, politikacılarımız ekran başlarında ABD’nin Suriye’deki PKK’ye kaç tane TIR gönderdiklerini saymaktan başka bir iş yapmadıklarına şahit oluyoruz. Denilebilir ki işte buna karşı da Türkiye Cumhuriyeti hükümeti de boş durmayarak Afrin’e ve başka şehre Türkiye Askeri gücünü soktu. Şu bir gerçektir ki ABD ve Rusya Türkiye’nin Silahlı kuvvetlerini Suriye’de bulundurmasından çok rahatsız ve uzun sürede orada kalabileceklerini tahmin etmiyorum. Bugün ABD ve Rusya bölgede en güçlü iki devlet arasında oldukları tartışmasızdır. Türkiye her ne kadar son zamanlarda silah sanayisinde bir hareketlilik başlatmış ise de ABD ve Rusya‘nın gücüne yetişebilecek kapasitede değildir. Şimdi bunları, bu karşılaştırmayı neden gerek duydum, gerekçesi nedir? Sorusuna gelelim.
Sözü uzatmadan; Türkiye bölgede silah ve askeri güç dışında kullanabilecek bir gücü yok mu acaba? Bu konuda her ilde bulunan Üniversitelerin bunun üzerinde çalışmaları var mı? Ya da böyle bir kapasiteleri ve düşünceleri, kaygıları var mı?
Mevcut hükümetin Güneydoğuda belirledikleri milletvekilleri, belediye başkanları, atadıkları mülki ve idari amirler bölgenin demografik, siyasi ve tarihi mirası hakkında, bölge insanın devletten beklentileri veya neden ABD‘ye ucuz asker olmaya çağıran diğer örgütlere meyil ettiği hakkında bir rapor, araştırma yapıldı mı, yapılıyor mu?
Oysaki bizde bir atasözü var “ Kalem kılıçtan keskindir. “ aynı şekilde savaşlar cephede değil masada kazanılır şeklinde söz vardır. Bu böyle iken şuanda ABD’nin bize karşı kullandığı ve kullanmaya müsait ucuz asker olarak yaptığı bu insanları, bizim onları aydınlatmak için, birlik ve beraberliği sağlanması için herhangi bir proje üretmemiz gerekmez mi? Bu insani güç bize ait iken nasıl oluyor da gözümüzün önünde ABD’nin ucuz askeri olabiliyorlar?
Türkiye Cumhuriyeti ABD ve diğer sömürücü ülkelerden daha yoğun ve daha uzun vadeli proje ve hesap yapmadıkları takdirde, bu bölgede daha çok karışıklık devam edecek ve daha çok kan akacak gibi görünüyor. Umudumuz odur ki, hem insanımız hem de hükümetimiz bu oynanan oyunun farkında olması, buna karşı uyanık olmamızı, kardeşlik tesisi ve insani projelerin uygulanmaya geçilmesidir.