Empati, bir insanın, kendisini karşısındaki insanın yerine koyarak onun duygularını ve düşüncelerini doğru olarak anlaması olarak tanımlanmaktadır. Empati (Duygudaşlık) bir yaşam kültürüdür desek abartmış sayılmayız. Empati anlayışını taşıyan insan; insanların hareketlerini, eylemlerini, söylemlerini, kaygılarını, sevinçlerini, korkularını ve endişelerini anlar, bu şekilde insanları görür görmez, küçümsemez. Çünkü her insanın eğitimi, sosyal ve ekonomik durumu, yaşam felsefesi ayrı olabileceğini ve onları oldukları şekilde kabul etmiş sayılır. Herkesin duygularını, kaygılarını farklı olabileceğini bildiğinden kendilerinden kendisi gibi düşünmeleri, konuşmalarını beklemez. Durum böyle iken hayatta karşılıklı anlayışla sürdürülür.
Bugünün aile içi geçimsizlik, komşular arasındaki soğukluk, bireyler arasındaki iletişimsizlik ve hoşnutsuzluğun kahir ekseriyeti bir birlerini anlamamaları, yanlış anlamaları ve birbirleri ile empati kurmamalarından kaynaklıdır. Yaşça büyük, daha fazla okumuş, görmüş insanın; kendisinden daha küçük ve daha az okumuş insanlardan kendileri gibi düşünmeleri, davranmalarını beklediğinde empati kurmazsa hayal kırıklığına uğrar. Karşısındakine karşı kin bezler, cahillikle itham eder ve sonuçta kendi hayatından dışlar. Oysa karışışındaki ile empati kursa, kendisini onun yerine koyarak düşünse, karşısındaki insanın daha az tecrübe sahibi olması, daha az okumuş ve az gördüğünden bu kadarı ile düşünebildiği ve hareket edebildiğini kabul etse, karşısındakine karşı tepki vermeyecek ve aralarında soğukluk ve dışlanmışlık olmayacak, dışlamak yerine birbirini anlama hissine gidilecektir. Bu şekilde hayat daha rahat, mutlu ve karşılıklı anlayışla yaşanacaktır.
Toplum olarak Empati kültürünü kendi içimizde geliştirmediğimizden olacak ki, şu anda toplum olarak sıkıntı ve hayatın yaşanmaz hale geldiği, şikâyet ettiğimiz tüm huzursuzluklar, kavgalar, darılmalar, insanlar arasındaki soğukluk ve iletişimsizliğin sebebi olarak ortaya çıkmaktadır. Denilebilir ki tüm bu toplumsal hastalıklar ve problemlerin belki de en önemli sebebi Empati kültürünün iyice geliştirmediğimizi ve bu empati hissini geliştiremediğimizdendir.
Önderimiz, hayat rehberimiz Hazreti Muhammed (Sallallahü Aleyhi Vesellem ) bir Hadis-i Şerifinde şöyle buyurmaktadır. “ Kendinize yapılmasını istemediğiniz bir şeyi başkasına yapmayınız.” Hadisi şerif bize empatiyi hatırlatıyor. Dedik ya kendisi karşınızdakinin yerine koyarak hareket etmek ve düşünmek olarak tanımlanıyor. Dolayısıyla bir söz söylerken, bir eylem ve davranışta bulunurken karşısındaki bu sözü bu davranışı nasıl anlayacağı, üzerinde kötü bir etki bırakıp bırakmayacağı, üzülüp üzülmeyeceği, zarar görüp görmeyeceğinin hesabının yapılması gerekir. Bu şekilde hesap yaparsak, karşısındakini düşünüp, duygularını, hislerini anlamaya çalışarak hareket edersek, insanlara saygılı olmuş olur, insanların zararını istememiş oluruz. Bu şekilde yaşandığında birçok olumsuz ve kötü olayların meydana gelmesine engel olmuş oluruz.
Tüm toplum olarak bu empati kültürünü içimizde sindirsek ve bu hadisi şerif öncülüğünde hareket edip hesap yaparak yaşanırsa toplum olarak daha rahat, daha güvenli ve sevgi ve saygının artmasına sebep olacağız. Bu sayede insanlar arasındaki ilişkiler gelişir. İnsanlar arasındaki kavgalar, husumetler zamanla yok olur. Bu empati kültürünü; aile içi, çocuklar arasında, komşuluk ilişkilerinde, ticaret ilişkilerimizde, arkadaşlıklar arasında ve insanın olduğu her yerde uygulamaya çalışılırsa hayatı daha kurulu, mutlu ve kavgadan uzak yaşamış oluruz.
Empati olmayan toplumda; yanlış anlaşılmalar, kırgınlıklar, kavgalar, gürültüler, diğerkâmlık(başkalarının yararını da kendi yararı kadar gözetme) ve bananecilik, egoistlik hâkim olur. Empati kurmayan insan, sadece kendisini düşünür. Ben kazanırken kimin kaybettiğini düşünmez. Herkes, sadece kendisini düşünen toplumda, insanlar arasında güvensizlik ve sonu gelmez sorunlar olur. Bu da toplumu tehdit eden bir toplumsal hastalığa neden olacaktır. Empati kültürünü kendimiz için, toplumun geleceği ve geleceğe iyi bir yaşam mirası, bir yaşam modeli, kültürü oluşturmak isteyen, toplumsal kaygısı olan empati hissini kendisinde geliştirmesi gerektiğini düşünüyorum.