Bağımlılık sözlük anlamı: Bağımlı olma durumu, Bağımlılık bir süre mutlu eder, sonra alışkanlık olur, sonra baskıya dönüşür. Şeklinde geçer. Bağımlılık genelde kötü davranışlar için kullanılır. Mesela sigara, alkol, İnternet kullanımı, bilgisayarda oynanan oyunlar gibi insanın zamanını ve aklını çalan davranışlar gibi. İnsan hem iyiye hem de kötü’ye meyli vardır. Ancak insan neyin kötü neyin iyi olduğunu akıl’la ve aldığı eğitimle düşünerek doğruyu bilebilir. İnsan akılla ve eğitimle düşünerek büyüklerinin öğütleriyle kötü alışkanlıklara neden olabilecek zararlı maddeleri ve oyunları kullanmadan da tespit edip öğrenebilir. Bağımlılık genelde bir seferde kullanmakla başlar. Çoğu insan sigaraya, alkole, uyuşturucuya meraktan tadına bakayım derken, “bir seferden bir şey olmaz diye başlangıç yapılır ve ilk kullanımda insana güzel gibi görünebilir. Ve daha sonra istediğim zaman bırakım diyerek devam eder. Kendisi iflah etmez bir alışkanlık ve bağımlılık hale gelir ki, artık zararını düşünemez hale gelir.
Şu günlerde seçim arifesindeyiz. Topluma kuş bakışı ile bakıp, konuşulanları ve görülenleri gözlemleyip tahlil etmeye çalışıyorum. Bir yandan HDP ‘yi ve politikacılarının kimlikleri, şahsiyetleri ve konuşmaları, bir yandan Kürt halkının çocukları, gençleri, yaşlıları gözümün önüne geliyor.
HDP bildiğimiz parti malumu ilan. HDP ‘yi burada yazmanın bir anlamı yok. Zaten bu partinin hedefinin ve çalışmasının, amacının ne olduğu herkesçe malum.
Burada yazmak istediğim husus HDP’yi değil, Kürt Halkını HDP ‘ye nasıl ve kimler bağımlı hale getirdiğidir. HDP ile Kürt halkının inancı, örf ve adetleri, kültürleri hiç bir şekilde benzerlik olmadığı, aralarında çok büyük bir ayırım ve farklılık olduğunu söylemeye gerek yok herhalde. Peki durum bu şekilde iken Kürt halkı nasıl HDP ‘ye bağımlı oldu? Kürt halkı aralarında hiç bir benzerlik olmadığı halde neden HDP ‘yi kendi partisi olarak görmektedir? Kürt halkını buna iten etken ve sebepler nelerdir? Kürt halkı neden bu partiye bağımlı hale geldi veya getirildi? Kimler tarafından bu noktaya getirildi? Devletin ve hükümetin bu konuda hiç’ mi suçu ve ihmali yok? Gibi sorular, devletin, hükümetin ciddi olarak üzerinde durması gereken ve bu konuda araştırmalar, analizler, raporlar hazırlamaya ve sempozyum yapmaya ihtiyaç olan zorunluluktur. Kürt halkı gözümüzün önünde; inançta, kültürde ve her türlü yaşam tarzında erozyonuna uğramaktadır. Bu konuda Kürt halkının bir kısmı yani bu partiye oy verenler veya bu partiye bağımlı olanlar tek başına suçlanamazlar ve dışlanamazlar.
Bu partiye oy verenlerin bu partiye bağımlı hale gelenlerin suçlu görüldükleri kadar bunları buraya iten güç ve politikacıların, siyasetçilerin suçta bu oranda pay sahibidirler.
Bunun yanında; bu bağımlılık bu şekilde devam ederken, hiçbir şekilde olaya müdahale etmeyen, hiçbir şey yokmuş gibi davranan, günü kurtarmaya çalışan, günü birlik yaşayan, sadece maddiyatını ve konforunu yükseltemeye çalışan, devletin kendisine verdiği yetkiyi kullanarak insanları hor gören, üstten bakan, atanan ve seçilenlerin, üniversitelerin ve elinde imkanı olduğu halde kullanmayan tüm kurum ve kuruluşların, bölgenin siyasetçileri de suçu da o orandadır.
Nitekim bu hususu ve problemi tespit eden, çözmeye çalışan ne Ankara merkezli bir düşünce ortaya koymuş, ne de bölgede siyaset yapan ilçe başkanları, il başkanları, milletvekilleri ve ne de atananlar bu konuda kafa yormaktadırlar. Çok yazık oluyor.