Merhum İstiklal Şairi Mehmet Akif Ersoy bir şiirinde “Girmeden tefrika bir millete düşman asla
giremez, toplu vurdukça yürekler, onu toplar sindiremez.”der. Şu anda mevcut ülkemizin Doğu ve
Güneydoğusunda Kürtlerin kahir ekseriyetinin PKK/HDP ve uzantıları ile uzaktan yakından, kerhen
veya içten bir gönül bağı olduğu açıktır. Daha önce de başka yazılarda da bahsettiğim gibi Kürd
Halkı ile PKK/HDP ve uzantılarının aralarında ahlaki, örf-adet ve inanç bazında bir benzerlik
olmamasına rağmen PKK/HDP şöyle ya da böyle, kendisini Kürtlerin hamisi, temsilcisi ve
kurtarıcısı olarak görmektedir. Ve Kürd halkının kahir ekseriyeti bu şekilde kabul etmektedir.
Dolayısıyla şu anda ülkemizin ordusu Suriye’ye girip orada PKK ve uzantılarını sınırdan bertaraf etme ve Türkiye’de bulunan Suriyelileri orada güvenli bir şeklide yerleştirme girişimine ülkemizdeki
Kürtlerin çoğu bu harekete karşı ve öfkelidirler. Oysa PKK ve Suriye deki uzantılarının tamamen
Emperyalist ABD’nin ucuz askerlerinden başka bir şey değiller. Ona rağmen ülkemizde bulunan
Kürt halkı bunu bilmemekte, ya da anlamak istememektedir. Yazımızın asıl konusu da budur.
Şu anda Devletin bölgede teröre ve yandaşlarına biraz göz yumsa ve müsamaha gösterse (önceki
yıllar gibi) şu anda Doğu ve Güneydoğu halkı PKK/HDP’nin önderliğinde yine her tarafı yıkıp
yakacaklardı.
Demek ki, öyle görünüyor ki içerde iç güvenlik ve barışın sağlanmadığı ve şairin
dediği gibi aramızda tefrika girdiği açıktır. Birileri buradan direk Kürd halkını suçlayabilir. Ve ne
oldu. Neden Kürt halkı PKK/HDP’nin kuyruğuna takılıyor. Madem PKK/HDP’nin kuyruğuna
takılıyorlarsa başlarına ne gelirse iyi oluyor şeklinde öfkelenebilir. Ancak bu hamasetten başka bir
şey değildir. Biz de Kürd halkının PKK/HDP’nin kuyruğuna takılması bizi rahatsız etmektedir.
Ancak bu bir gerçektir. Dolayısıyla hükümet ülke olarak sınırlarımızı koruma adına birçok
diplomasi yapmasına rağmen her ne hikmetse, içimizdeki güveni tesis etme ve Kürtleri dinleme
konusunda herhangi bir çalışma, bir komisyon, bir çalıştay, bir rapor hazırlanmadığını ve böyle bir
çalışmanın varlığı görülmemektedir. Tabi ülkemizin tüm seçilen ve atananların çoğunun böyle bir
derdi ve tasası olduğunu düşünmüyorum. Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan bir konuda
bir fikir beyan etmedikçe seçilmiş ve atanmış olsun hiç biri bu konuda bir fikir bir çalışma
yapmamaktadır.
Dolayısıyla halk tüm küçük ve büyük sorunların çözüm odağı olarak Sayın
Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan görünmektedir. Seçilmiş ve atanmışlar inisiyatif
almadıklarından topu sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan’a atılmaktadır. Oysa
Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan ülkenin başında olup ancak ülkenin iç ve dış politikalarını
takip edebilmektedir. Ülkenin tüm illeri ve tüm ilçelerinde seçilmiş ve atanmışların ve kendi
partisinin il ve ilçe başkanlarının ne yaptıkları ve hangi kafada oldukları takip etme olasılığı çok
zayıftır.
Bu nedenle özellikle Doğu ve Güneydoğu bölgesinde Ak Parti’yi temsil eden, seçilmiş ve
atanmışların ihale peşinde ve akrabalarını kayırma ve daha fazla para sahibi olmaktan vazgeçip,
bölgenin asıl gerçeğini görmelerinin vakti gelmiştir. Tüm dünyanın gözü ülkemizin üzerinde iken,
ülkemizin komşu sınırlarında bulunan ülkelerin bile bizimle dost olmadıkları, Emperyalist ülkelerin
bile ülkemizi ekonomik ve siyasi olarak çökertme isteklerinin açık açık söylemelerine rağmen,
halen bu bölge insanımızla devletin nasıl barıştırılacağı, neden PKK/HDP’nin kuyruğunda takılı
kaldıkları ve bölgede ekonomik ve sosyal hizmetlerin eşit ve adil dağıtılması hususunda ne
yapılması gerektiğinin hiçbir irade koyulmaması, bölgemizdeki bu selsizliğin neden ve nereye
varabileceğini kestiremeyen, siyasi ve politikacılarımızın günahı çok büyüktür. Atanmış ve
seçilmişlerin bu konuda bir çalışma ve beyanları olmadıkça içerdeki tefrika devam edecek ve sonu
nerede biteceğini kimse kestiremeyecektir. Siyasi ve politikacılarımızın her şey yolundaymış gibi
görünmeleri ve bu şekilde davranmaları bu gerçeği yok sayamazlar. Bu nedenle aynı dine mensup,
aynı inançlara ve örf ve adetlere mensup, yüzyıllardır bir arada yaşamış bu ülkenin ve bu bölgenin
insanı ne oldu da Kürt ve Türk milleti arasında anlaşmazlık çıkartılmıştır. Ya da çıkartıldıysa
çözümü nedir üzerinde ciddi bir şekilde çalışma yapılması gerekmektedir. İçimizde uyuyan
hücreler,ölüdür anlamına gelmez. Birileri yarın tekrar başka bir şekilde yolu bularak bu uyuyan
hücreleri uyandırabilir. Buna mahal bırakmadan tez zamanda aramızda suni de olsa oluşturulan
tefrikanın çözümü için bölgenin, tüm siyasi ve atanmışların bunun üzerinde çalışmaları gerekir.