Ülke ve bölgesel olarak ve ilçemiz için de işsizlik zorunu katlanarak büyüyen bir gerçektir. İşsizlik tüm dünyanın ve hükümetlerin yüz yüze kaldıkları sorunlardan biri haline gelmiştir. Hükümete, bölgemizde işsizliğin nasıl asgariye düşürülmesi gerektiğini yazacak değilim. Ancak; ilçemiz için konuşabiliriz. İlçemiz gün geçtikçe büyüyor, genç nüfus çoğalıyor. Dediğimiz gibi genelde ülkemizin, özelde bölgemizin işsizlik sorunu en başta gelen sorunlardan birisidir. Bazı şeyleri yapmak için devletin yapması gerekmez diye düşünüyorum.
“Biz bize yeteriz” sloganı aklıma geldi birden. Evet bizler güven, birlik, dayanışma ruhuyla, samimice ve dürüstçe davransak yapılamayacak bir şey yoktur. İşsizliği de el birliği ile asgariye indirebiliriz diye düşünüyorum.
Mesela; İlçemiz coğrafi ve iklim olarak hem tarıma, hem hayvancılık yapmaya elverişli arazilere sahiptir. Bu nedenle aklımıza gelen ilk çözümlerden başlayabiliriz.
- İlçemizde hayvancılık yaygınlaştırılmalı. Ülkemizin et hususunda dışa bağımlı bir duruma geldiğimiz bir gerçektir. Bu nedenle bu projenin yapılması durumunda hem ülkemize hem insanımıza hizmet etmiş olunacaktır.
- İlçemize bilinçli tarım yapmaya özendirilmeli ve insanımız eğitilmeli, peki bu nasıl olacak?
Köylerde bir kısım insanlarımız, maddi durumu olmadığından ve köyde yapabilecek bir işi olmadığından haklı olarak şehre gitmek zorunda kalıyor. Çoğu da şehirlerde de umduklarını bulamıyorlar. Çoğu insan, maddi anlamda kendilerine destek verilse, kendi köylerinde ister hayvancılık ister tarım yapmak için can atarlar. Köyden şehre giden insanların çoğu, köyde yapabilecek bir işi olmadığından gidiyor.
Bu insanlarımıza, maddi durumu iyi ve yatırım yapabilecek hayırsever zenginler; ister hayvan çiftlikleri kurar ve yönetirler. İsterse her köyden bu işi yapabilecek ekonomik olarak zayıf ancak iş yapabilecek ve bu hususta dirayetli çalışkan aileleri bulup; ister küçükbaş, ister büyükbaş hayvan alır, bu ailelere dört-beş yıllık borç şeklinde verir. Hayvanların sayısı iki tarafın isteğine bağlı olarak belirlenir. Verilen hayvanlarla bu aileler geçimlerini sağlamış olur, bu aileleri yardıma muhtaç olmaktan çıkartır, ekonomik olarak aile iyileştirilir, şehre göç etmeyi engellenmiş ve işsizlik asgari düzeye inmiş olur. Vaat edilen süre geçtikten sonra, bu aile, kendilerine verilen hayvan sayısı kadar havanları hak sahibine iade eder. Bu şekilde her köyden bu işi gönüllü olarak yapacak birkaç aile tespit edilir, bu şekilde bu ailelere ekonomik olarak fayda sağlanmış olur. Kısa süre içinde hayvancılık artmış olur, işsizliği ortadan kaldırır ve insanlar arasında güven yeniden tesis edilir, insanlar mutlu oldukça bu mutluluk ve güven ortamı yaygınlaşır ve bu olumlu hava ve mutluluk hissi toplumda kendini gösterir. İnsanımıza ve ülkemize katma değer yapmış oluruz.
Aynı şekilde; insanımız hayvancılık yapmaya başladığında, hem et, hem süt üretimi, hem sütten üretilen tüm ürünlerin işlenmesi için ayrıca istihdam alanı kendiliğinden oluşacaktır. Yeni üretim alanları genişlemekle zamanla işsizlik azalmış olacak ve üretimden kaynaklanan maddi refah düzeyi yükseldikçe, insanlar daha mutlu ve güzel yaşamış olunur.
Diğer yatırım sektörü; işlenmeyi ve ekilmeyi bekleyen tarım arazilerimizdir. Ne yazık ki tarıma elverişli arazilerimiz yeteri kadar işlenmemekte ve kullanılmamaktadır. Tarım arazilerimizin %50 si işlenmediğini söylesek abartmış sayılmayız. Kullanılan diğer % 50 ise eski usulle ve bilinçli bir tarım ile yapılmadığı görülmektedir.
İlçemiz geniş tarım arazisine sahiptir. İnsanımız tarıma yeteri kadar değer vermemelerinin sebebi, insanımızın iş yapmak istemediği veya tembel olduğundan değildir. İşlenilen tarım arazilerinin mahsullerinin piyasada hak edilen değerin verilmediğindendir. Tarım arazisinde çalışan insanımız yıl boyunca koyduğu emeği karşılayacak bedeli almayınca tarımı bırakmak zorunda kaldılar. Bunun sebebi de eski usulle ve tek mahsul üzerinden gidildiğindendir.
Bir kısım çiftçimiz; Acur ekiyor, ancak yeteri kadar piyasası olmadığından diğer çiftçiler ellerinde kalmayacak şekilde az Acur ekiyor. Oysa ilçede Turşu fabrikası kurulsa, çiftçiler boş bıraktıkları tüm arazilerini kullanır ve bolca Acur ekerler. Çünkü ektikleri Acurun ellerinde kalmayacağı ve satılacağı için bu konuda endişelenmezler. Ve daha fazla arazileri işlerler.
İklim gereği arazilerimizde hem domates, hem biber çok güzel yetişmektedir. Zengin dediğimiz insanlarımızdan İlçede salça yapacak fabrika kurulması durumunda kazan kazan anlayışıyla hem kendileri kazanır, hem de insanımıza iş imkanı sağlamış olunur. İnsanımızda bolca ekin ekerler.
Söylediğimiz gibi zengin ailelerin teşvikiyle, uzun vadede borç niteliğinde, kültürümüz literatüründe “Karz-ı hasen “ diye söylenen, maddi anlamda borç şeklinde çiftçilik yapan ailelere yardımda bulunulsa, çiftçimizin üretim yapma hususunda ve üretilen mahsulün satımında alt yapının oluşturulduğunda hem çiftçimiz kazanacak, hem de üretilen ürünleri tarladan alarak fabrikada işleyenler yatırım sahipleri kazanacaktır.
Boş hazine arazilerin ağaçlandırılması ve bunlardan yetişecek meyvelerin aynı şeklide fabrikalarda paketlenmesi ayrı bir yatırım alanıdır.
Bu, çalışacak ve yatırım hususunda yardım ve yatırım yapmak isteyen zenginlerin arasında koordinasyonu hem belediyece, hem de Kaymakamlıkça yapılabilecek işlemlerdir. Yeter ki yatırım aşkı ve irade ortaya koyabilelim.