Geçen hafta yazılı yerel medya ile manşet haberden bir partilinin ilçemiz için 2017 yılında yapılacak yatırımlar üzerinden söyleşisi vardı. Dikkatle ve umutla okudum. Satır satır. Yazının en sonuna geldiğimde hiçbir şey anlamamıştım. Tekrar başlıklara baktım. İnşaatı biten iki eğitim kurumu var, halen faaliyete geçmemiş. Diğeri ise kültür merkezi, yapılması gerekli olup ancak arazi olmadığından yapılamıyormuş. Diğeri yeni emniyet binası yapılacak ve son olarak da yine arazi tahsisi olabilirse modern öğretmen evi yapılması planlanıyor. Ve son olarak da ilçemiz İl olmayı hak ediyor. Başlıklar bunlar. Şimdi bunlar tek tek irdelenebilir. Bunların yatırım olup olmadıkları, yatırım derken ne kast edildiği, yatırım anlayışı üzerinden uzun uzun konuşulabilir. Doğrusu ben bunların üzerinden konuşma gereği duymuyorum. Kültür Merkezi kurulması hususu umutlandırıcı ve kullanış şekline göre yatırım sayılabilir. Ancak onun üzerinde de konuşulmaya gerek yok. Çünkü kurulması için ilçede arazi yok. Dolayısıyla nokta konuldu. Bizler kültür merkezi kurulması için umudumuzu koruyacağız. Elbette bir gün ilçemizde arazi olur diye dua ve bekleyiş içinde olacağız.
Yatırımın tanımı konudan konuya göre değişebilir. Eğer ekonomiden konuşursanız, yatırım derken fabrika, sanayi, iş, istihdam ve para, kâr olgularıyla tanımlanır. Eğer silah savunma sanayisinden konuşursanız, bu konuda silah ile ilgili yeni icatlar için yapılacak yatırımlar üzerinden tanımlanır. Teknolojiden bahsederseniz bunun da yatırım ile ilgili tanımı farklı kavramlarla açıklanır. Bu örnekler çoğaltılabilir. İnsan üzerinden konuşulacaksa yatırımı, eğitim- öğretim ve insan davranışları ile ilgili kavramlarla tanımlanır. Tabi ki, bana göre dünya insanın temel sorunu buradadır. Yani yatırıma verdikleri tanımla ilgilidir. Hem genel de hem özelde tüm insanlığın yatırımı tamamen maddi olgular üzerinden olduğundan haliyle insanlık, gücü elde etti ve maddeye de hâkim oldu. Ama mutlu mu? Bu ayrı bir konu.,,
Ne yazık ki, toplum olarak yatırıma, kâr-çıkar, iş-aş, istihdam olarak tanımlanmaktadır. Bu tür yatırımların kıymeti inkâr edilemez. Hayatın devamının sağlanması için olması gereken hususlardır. Ancak öncelikle toplum olarak yatırım derken maddi olgulardan önce en başta aklımıza gelen tanım şu olması gerektiğine inanıyorum; insan. Evet, bütün yatırımlarımız evvela insan üzerinden olması gerekir. Denilebilir ki, maddi olgular üzerindeki yatırımlar da insan içindir. Evet, maddi yatırımlar insan için olabilir. Ancak bu yatırımlardan önce, insanımızın yani toplumumuzun gidişatını gözlemleyip, toplum hareketlerinin iyi’ye mi doğru, ya da kötü’ye mi doğru gittiğinin tespit edilmesi gerekir. Eğer toplum yaşam tarzı olarak geriye baktığımızda iyi bir eser bırakacak nitelikte bir davranış, bir ticari anlayış, toparlayıcı bir siyasi anlayış, doğru bir iletişim, güzel konuşma üslubu, toplumu bir araya getiren tüm unsurlar toplum içinde olup olmadığı, insanların mutlu olup olmadığı üzerinde gözlem yapılıp rapor düzenlenmesi gerekir. Toplum içinde varsa sirayet eden tüm manevi hastalıkları tespit edip tedavi etme yollarına başvurulması gerekir. Boşanma oranları, güvenlik, altyapı, suç sayısı, yeşil alan gibi hususlar toplumu ve bireyleri yakından etkiler. Sevgi, saygı hangi oranda güçlüdür. İnsanlar ne kadar birbirlerine güvendikleri. Toplum hangi hususlardan şikâyetçi. Çünkü kaliteli yaşama ulaşmak sadece maddiyatı elde ederek olmadığını anlamamız gerekir. Tek başına maddiyat insanlığın mutluluğuna yetmez. Bunu bilmeyen de Avrupa da ki yaşam tarzları üzerinde biraz araştırma yapılsa buna şahit olunacaktır. Bunu uzatabiliriz. Ancak bu kadarı ile yetinip sözü Cemil Meriç'in veciz sözü ile bitiriyorum. “Aydınların aydınlatmadığı halkı, soytarılar aldatır”